14 Ağustos 2013 Çarşamba

Sonunda...ÇEŞME...

Bayram blogumda belirtmiş olduğum gibi bayram tatilimi Çeşme'de geçirdim nişanlım ve arkadaşlarımla... O kadar kalabalıktı ki her yerde 34 plakası görmekten kendimi İstanbul'da sandım da denebilir :) 1 yıllık aranın ardından Çeşme bana çok çok iyi geldi bunca kalabalığına rağmen... Ve en önemlisi önce İzmir'de açılan sonra da şanslarını Çeşme Alaçatı ve Alaçatı Port'ta da deneyen Tren ile Öküz beni benden alan iki mekan :)

Çok fazla ön açıklama yapmadan fotoğraflarla Çeşme diyelim... Ben sabırsızlanıyorum, haydi başlayalım :)

Bayramın 1. günü malum çalıştığım için ancak akşamüstü saat 16.00'da yola çıkabildik. Trafik genel olarak rahat olsa da Yalova'da yaklaşık 1 saat kaybettik, çok yoğundu :( İzmir'e gece 23.00 civarı vardık. Artık memleketimdeydim çok mutlu huzurlu bir Çeşme hikayesi başlıyordu. Bornova'dan otoyola bağlandık ve tüm Çeşme yazan tabelaları takip ettik :)

Çeşme merkez'deki Eren Otel'e saat 00.00'a doğru ulaştık. Çeşme'de pansiyon dışında beş yıldızlı otellere para vermem, çünkü orada hayat dışardadır. Otellere tıkılıp kalmak yapılan en en saçma şeydir ! 

Eren Otel'e varır varmaz durur muyuz hemen hazırlanıp kendimizi dışarı attık. Ver elini Alaçatı Port ! 

Alaçatı Port'a vardığımızda Çeşme'nin ne kadar kalabalık olduğunu anlamış olduk :) Öküzün trene baktığı misali Öküz ve Tren barlarını keşfe çıktık:) Belki yaşım gereği bilmiyorum, fakat Tren ve Öküz'ün bu yazın Çeşme'deki tüm beachleri, geceleri sollayacak 2 yeni mekanı olduğunu söyleyebilirim.

Tabii yorgunluktan öldüğümüz için buradaki eğlencemizi saat 02.00'de sonlandırmak durumunda kaldık. Ama ben mekanlara hayranlığımla oradan ayrıldım... :)

Öküz'ün tek kötü yanı küçük olması... Kalabalıkla birlikte maalesef hava alınamaz bir ortam oluşuyor. Tren biraz daha ferah görünüyor. Her iki mekana da rezervasyonla giriş yapılıyor. Rezervasyon için diğer mekanlarda olduğu gibi "yer ayırtıp şişe açtırma" gibi durumlar yok ! Ama gece 00.00'a kadar giriş yapmanız gerekiyor, yoksa rezervasyonunuz otomatik olarak iptal ediliyor.



Ve mekanla ilgili bayıldığım son şey de "Slogan"ı :) "Kim bu öküz?" diye haykırası geliyor insanın :))

Bayramın 2. günü sabahı Dalyan Aya Yorgi Koyu'nda en sevdiğim yere, Kafe Pi'ye gittik hayatı Pi'ye almaya :) Saat 10.30 civarı orada olmamıza rağmen yoğunluk başlamıştı. Saat 12.00 civarı neredeyse bütün şezlonglar doldu. Şunu anladım ki bayramda Çeşme hınca hınç dolu :)
Kafe Pi'nin sabah 10.30'daki sakinliği... Fotoğrafta görmüş olduğunuz duş, özellikle çok iyiydi. Kolu ittirdiğiniz anda kovadan su boşalırcasına duş keyfi oluyor :) Ama tabii o da çocukların azizliğine uğradı, depolu sistem olduğu için sık sık deponun suyu bitti :)

Tüm kalabalığa rağmen deniziyle güneşiyle keyfiyle hayatı Pi'ye almak süperdi :) Tek kötü yanı yemek servisinin çok uzun zaman alması. İnsan gerçekten açlıktan ölebilir ! Bu da o kalabalığa az garson bulunmasından kaynaklanıyor ! O problem de çözüldüğünde bence en en iyisi olabilir Pi !

Kafe Pi'de öğleden sonra eğlence başlasa da en bombasını akşamüstü yaşattılar. Resmen bateri kurulmuştu ve darbuka şov vardı ! Öylesine eğlenceliydi ki, iskelede denize girmek isteyenler kalabalıkta sıra beklerken o kalabalık kayboldu ve herkes barın etrafına toplandı...Aya Yorgi Koyu'nda o gün o saatlerde en eğlenceli mekanın Kafe Pi olduğuna kalıbımı basarım :)

Bu arada Kafe Pi'nin bu yılki giriş ücreti 30 TL ! Biletinizle bir içecek alabiliyorsunuz.

Pi'deki eğlenceden kendimizi zar zor 18.30'da kopartabildik ve akşam için hazırlığa başladık. Akşam önce ne mi yaptık :)) Ben, Çeşme ve ne olabilir???

Eveeet ! Kumru diye haykırışları duyar gibi oldum :) Kumru benim için Kumrucu Şevki'de yenir ! Biz de akşam yine kendimizi Alaçatı'ya attık. Kumrucu Şevki o kadar kalabalıktı ki ama yine de yer buluruz ümidiyle bekledik (başka kumrucuya gitmem ! :)) Yeri de çabuk bulduk, süper kumru menülerimiz de geldi. Kumrunun verdiği mutluluk hissiyle her ne kadar Tren'e gitmek istesem de nişanlımın isteğini de yerine getirmek önemliydi. İşte bu yüzden rotamızı Aya Yorgi'ye Marrakech'e çevirdik...

Bu arada Kumrucu Şevki'de Süper Kumru + Kola = 14 TL :) bilginize...

Marrakech'te normalde rezervasyon yaptırmak gerekiyor ! 1 şişe açtırmak 500 TL civarında... Ama biz 00.00'a doğru gittiğimizden ve mekan sakin olduğundan giriş parasını ödemek yeterli oldu...Hemen bu noktada giriş ücretini de belirtelim... Giriş (1 içecek dahil) 40 TL ! Bu arada alkolle arası pek olmayan ama eğlenceyi sevenler için de önerim alkolsüz kokteyler...Alkolsüz kokteyler de 10 TL ! 

Mekan; ferahlığı, temizliği, eğlencesi, mimarisi açısından çook iyi bunu kabul ediyorum...Bence beach club olarak kötü, fakat akşam için mekan çok çok iyi... Ama yine de eğlence açısından Tren ya da Öküz'ü tercih ederdim :) Sanırım yaş 26 olunca ve için kıpır kıpırsa ağır mekanlar yerine eğlenceli ve salapur yerleri tercih ediyorsun :)


Bu da Marrakech'te eğlence daha başlamadan önceki karelerimiz :) Sabah 4'ü ettik. Yorgunluğumuza rağmen ve hatta Tren ile Öküz olamamasına rağmen yine de çoook eğlendim. En önemlisi nişanlım Burak'ın en çok istediği şeyi yerine getirmiş oldum. O mutlu ben mutlu :)

Ertesi gün, yani bayramın 3. günü Çeşme'deki son günümüzdü... Pazar akşamı çalışacağım için ve dönüş trafiği de çok yoğun olur işe yetişemem diye 3. günü yola çıkmaya karar vermiştik... 3. günü de denizle değerlendirip yola çıkmalıydık... Dönüşü düşündükçe içimiz buruklaştı ve buruk buruk Marrakech'e gittik. Aslında beach club olarak Marrakech'i hiç sevmesem de (çünkü çok küçük ve herkes aşırı dipdibe) temizliği açısından iyi olabileceğini düşündüm...

Bol güneşli (her ne kadar gölgede otursak da yandık:)) bol denizli bol müzikli bol dinlenmeli bir gün geçirdik. Bu arada yine belirtmeliyim gündüz giriş de 40 TL, fakat bu fiyata içeçek dahil değil ! Bu da bu yıla özel bir şey sanırım :) Kısacası Marrakech'ten çok zevk almasam da yine de her yerde her durumda mutlu olmasını bilen biri olunca insan, her şekilde zevkini çıkartıyorsun :)

Güzelliklerle dolu bir gün daha bitti ve saat 17.30'da otelimize dönüp eşyalarımızı alıp İstanbul'a doğru yola koyulduk.





Ve de Alaçatı'nın simgesi olan rüzgar güllerimizle vedalaştık :(

Sanırım herkes Cumartesi gecesi yola çıkmıştı ki Yalova'da yoğunlaşan trafik ve feribot sırası bizi mahvetti :) Saat 18.00'de yola çıkıp saat 02.30 civarı eve varmak da süperdi :)

Eğlenceyi, tatili, 1 günü bile değerlendirmeyi, İstanbul'un ve iş hayatının stresini atmayı, memleketime gitmeyi vb şeyleri çok seviyorum... Evet masraflı mı masraflı... Ama 3-4 ay önceden maddi yönden kendini ayarlamaya başlarsan tatilin tadını 1 gece bile olsa çıkartabiliyorsun...Yeterki eğlenmek iste tarzın olmayan bir mekanda bile sabahlayıp gecenin tadını çıkartabilirsin... Sevdiklerinle farklı yerleri tercih edin eğer yanınızdakiler değer nedir bilen insanlarsa bir gün sizin isteğiniz bir gün onların isteği yerine getirilecektir ve tatil keyfe dönüşecektir... Hayattan keyif almasını bilene her gün bayramdır... Herkesin geçmiş bayramı tekrar kutlu olsun :)

Bol keşifli günler :)

SED.


"Deliyi geç...Bir kere akıllıya her gün bayramdır ! Rahmetli canım dedem M. Orhan Aydın'ın sözü"






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder